Cümleten selamlar,
Öncelikle yeni oyunumuz ve yeni başlığımız hayırlı uğurlu olsun. Umarım DM’imiz bize maceradan maceraya koştuğumuz, sürekli sırt sırta durduğumuz, hüznü ve ayrılığı az, adrenalini bol oyunlar nasip eder. (bir de yeni kader puanı
)
Oyun özetine geçmeden önce genel bir oyun değerlendirmesinde bulunmak isterim. Benim için muhteşem keyifli bir oyun oldu, başta DM olmak üzere party’yi oluşturan herkesin eline sağlık. Karakter yaratma sürecinde kafamda beliren ve oynatmak istediğim Soveliss’i – başta şüphelerim olmuş olsa da – çok rahat bir şekilde oyuna sokabileceğimi düşünüyorum ki bunda bence herkesin kusursuza yakın roleplay’i etkili oldu. Yaşadığımız macera esnasında Soveliss’in gözlemlerinden edindiğim bilgiler ışığında söyleyebilirim ki istediğim karakteri oynatmak planladığımdan da keyifli ve gergin olacak.
Oyun değerlendirmesi için Soveliss’in günlüğünden birkaç sayfayı, filtrelenmiş bir şekilde aşağıda paylaşıyorum.
Harvester, 15Sonunda beklediğim gün geldi. Sildar’a mutlaka yardım etmeliyim. Gerçi benim gibi birini bir karavan korumak için neden çağırdığını hâlâ anlayabilmiş değilim. Neyse, yeterince gizlenerek ilerlersek bir sorun çıkacağını sanmıyorum. Çıksa da kimse ne olduğunu anlamadan ben yoluma koyulmuş olurum…
Harvester, 16Şu an, tanımadığım 5 adamla birlikte ormanın ortasında kamp yapıyorum. Bir şeylerden kaçmaya çalışırken kendimi durmadan başka bir olayın içinde bulmaktan yoruldum artık. Bu sefer burnumu boktan uzak tutmaya kararlıyım. Böyle kalabalık takılmak biraz tatsız oldu. Ama tabii ki koskoca yük arabasını koruma işini Sildar yalnızca bana bıraksa büyük aptallık etmiş olurdu zaten.
Beni bekleyeceğini söylediği yere geceye doğru vardığımda benim gibi 4 kişinin de oraya doğru yürüdüğünü gördüm. Diğer elemanlarla da arabayı koruma konusunda sözleşmiş Sildar. Başta bu pek hoşuma gitmedi ama tipleri izledim, sağlam heriflere benziyorlar. Yine de temkini elden bırakmamak lazım.
İçlerinden ikisini –
kendilerini Iolas ve Godall olarak tanıttılar – gözüm bir yerlerden ısırıyor ama şimdilik çıkaramadım.
Godall rehberimiz olduğunu söyledi, şu an geceyi geçirdiğimiz yere bakılırsa da bu konuda oldukça tecrübeli gibi.
Iolas içimizdeki en heyecanlı tip, nispeten biraz genç olsa da ona diğerlerinden daha yakın olabilirim zaman geçtikçe. Ondan bir kötülük geleceğini sanmıyorum. Diğer iki eleman da
Gormunt diye bir cüce ve
Fergus. Evet, troll parmak
Fergus. Ağızdan ağıza dolaşan bir halk kahramanı olduğunu düşününce bu kadar kendini beğenmiş olması pek de garip değil. Umarım klasik halk kahramanlarından değildir de bir terslik yaşamayız. Yolumuz uzun, bir sıkıntı çıkarsa aramızda ondan iyi dövüşen biri yok kanımca.
Gormunt’a gelince, klasik bir cüce. Klasik bir cüce ama iyi niyetli. Ahırda buluşur buluşmaz içmeye başladı. Sırtındaki kalkanında da garip bir sembol var, bizim oranın tanrılarından bir şeylere benziyor ama tam da anlamadım, neyse çok da önemli değil zaten tanrı manrı…
Ahırda buluştuğumuzda Sildar bizi başka bir cüceyle tanıştırdı, Gundren. Bu işte beraberler sanırım. Arabacının biraz geciktiğini ve bizim ahırda onu beklememiz gerektiğini söyleyerek atlarına binip uzaklaştılar. Phandalin’de onlarla buluşacağız.
Yanımızda bir de arabacı dayı var. Yolda arabayı beraber sürdük, düz bir herif. Ulan arabacı demişken gidip şunun tütününden yürüteyim azıcık da bakayım nasıl bir şeymiş. Yolda çenesi durmadı ibnenin şöyle güzel tütün, böyle güzel tütün…
Harvester 18,Ağzımıza sıçıldı. Ölümlerden döndük. Baştan kurtlarla kapıştık, onları rahat hallettik. Hadi onlar neyse, hayvanlar haklı. Mekanlarından geçiyoruz, sağda solda ateş yakıyoruz. Ama ah o ibne goblinler. Sıfatlarını siktiğimin eciş bücüş sefil yaratıkları. Pusu kurmuş, Sildar ve Gundren’i yakalamışlar. Yolda ikisinin de atlarını gördük yerde, üstlerinde oklar. Tam o sırada başladı saldırı. Gizlenmiş fıt fıt ok atıyorlar. Gizlen saklan diye diye sonunda Iolas bir şeyler yapıp uyuttu allahsızları, biz de gittik kestik gırtlaklarını. Fergus’un da hakkını yememek lazım, boşuna kibirlenmiyormuş. Cart curt kesti ibneleri. Büyük yardımı oldu. Atların yattığı yerden bir kutu çıktı, ortasında G harfi bulunan. Bana biraz tanıdık geldi ancak incelemeye vakit bulamadık, attım cebe. Herhalde bizim elemanları taşırlarken düşürdüler.
İzleri takip etmeye karar verdik, Godall ile gruptan ayrıldık. Takip ettiğimiz patikada ufak tefek tuzaklarla karşılaştık. Godall halletti kendi başına ama bana bıraksa daha iyi olabilir, bir dahaki sefere onu uyarmam lazım bu konuda.
İzler bir mağaraya çıktı, yavşak goblinler inleri yapmışlar orayı. Sinsi sinsi gidelim taraftarıydım ancak grupta anlaşamadık ve Gormunt’un aklına uyduk, daldal yaptık ve yarrağa oturuyorduk az kalsın. Bir goblin iki goblin diye diye şeflerini inlerinden çıkartmak zorunda kaldık. Eşşek kadar bir Bugbear bizle yüzleşmeye çıktı. Kaçmak da bir seçenekti ancak Sildar’ı orada bırakamazdık, salladım oku ve kıyamet koptu. Tam hepimiz nalları dikmek üzereyken bana bir haller geldi ve kestim ibne bugbear ın kafasını. Geri kalan goblinler de korkup kaçıştılar. Sanırım 3 tane kaldı geriye.
Goblinleri püskürttükten sonra içeriyi daha rahat arayabildik. Sağdaki odada yukarı çıktık ve bir yatak, koliler ve bir çalışma masası bulunan odaya girdik. Masanın kilitli bir çekmecesi vardı, benim için çocuk oyuncağı tabii. İçinden 2 kese, 2 cam şişe, bir heykele benzeyen değişik bir tokmak gibi bir şey, bir de mektup çıktı. Mektupta Gundren’i yakalayıp getirmeleri, geri kalanlarını öldürebilecekleri yazıyordu. Umarım Sildar hâlâ hayattadır. Şimdi biraz dinlenip ilerisi için ne yapacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Başlarda bu grup olma olayından biraz rahatsız olsam da şimdi iyi ki birlikteymişiz diyorum. Tek başıma olsam kim bilir neler olurdu. Benim elemanlardan biraz farklılar ancak tek vücut olabilirsek daha faydalı olabilirler.
Soveliss kimi yerleri özellikle yazmamış, kimi yerleri maceranın yarattığı kafa bulanıklığından atlamış ya da komple unutmuş olabilir.
Küçük eklemelerle katkıda bulunabilirsiniz…