Yarın yeni oynamadan önce hızlıca yazam aklımda kalanları. Bu işi hep sıcağı sıcağına yapmak lazım aslında amma olmuyor bir türlü.
Bir grup muhafız, bir grup milis, 2 rahibe ve 1 ranger abi(Daviren Hosk) ile tarlalardaki zavallı köylüleri kurtarmak üzere Sandpoint'ten ayrıldık. Bıraktığımız yerlerde bir değişiklik yoktu. Bir sürü köylüyü tıkıştırdığımız yerde amcanın ısırıldığı ortaya çıktı ama ona da bir şey olacak gibi durmuyor. Canavar köpek filan gelmişti galiba bir de. Onu da kendileri halletmiş. Muhafızları ve milisleri orada bırakıp, Daviren Hosk ile bir noktaya kadar beraber ilerledik. Ardından da yollarımızı ayırdık. Güya akşama doğru herkesi topladığımız çiftlikte buluşacaktık ama sanırım saati de geçirdik. Ayrıca bulunduğumuz yerden sağ çıkıp çıkamayacağımız da belli değil.
Bulunduğumuz yer: Foxglove malikanesi...
Şimdi geriye dönüp baktığımız zaman, oraya gidip de gözünü oyan adam, kendini suya atan ve kargaların yediği adam filan hepsi yerli yerine oturuyor.
Sağda solda toplaşan kuzgunların, kargaların eşliğinde Foxglove malikanesine vardık. Gerginlik, horrrrorrr dolu bir oyun yaşadık. Herkesin başına sanki sulu kuru karıştırmış, üstüne bilmediği başka maddeler almış gibi olaylar geldi. Kendi kendine dans edeni mi istersin, boğazını keseni mi, kendi boğmaya çalışanı mı, manyaklığa doyduk. En büyük hasarı Scar aldı sanırım. Delice ettiği dansın sonunda dizleri boşaldı, eli ayağı tutmaz oldu. Sefil oldu. Pangar da bir anlık boşluğunda az kalsın uçurumlardan düşüyordu. Gerilimli bir şekilde oda oda koskoca malikaneyi gezdik. Adım adım. Dinleye dinleye. Tuzak baka baka. Götümüz ata ata.
Koca malikaneyi gezerken ne öğrendik, ne anladık? Foxglove ailesinin mayasının manyaklık ve ruh hastalığı ile karıldığını, başlarına binbir çeşit felaket geldiğini... Portrelerin olduğu odada çoğunun akıbetini gördük. Aldern'in gördüğümüz portresi çürüyüp kararıyor, dili uzuyor ve canavara dönüşüyordu. Teker teker hepsinin notları var. Ayrıntılı yazmak lazım onları. Aralarında hiç bozulmayan portreler de vardı çünkü. Mesela onlar hayatta mı? Neler oldu, nerelerdeler belki işimize yarar. Ayrıca birçok not bulduk. Aldern'in üye olduğu ya da yamanmaya çalıştığı bir kardeşlik var. O notlarda öldürülecek insanların isimleri var. Sürpriz olarak Bizim Evander de listede. Ayrıca Scar'ın babası (bu sürpriz değil, onda her günahtan bolca olduğu için zaten 1. torbadaydı bizim tahmini listede de).
Velhasıl kelam aile lanetlenmiş gibi bir şey. Fakat bu ailenin kendi manyaklığı mı yoksa malikanenin bulunduğu yer yüzünden olan şeyler mi bunlar, tam emin olamadık. Sanırım mekanla ilgili bir pislik var. Yoksa babadan oğula bu kadar nesil olamazlar gibi.
Oyunumuz dediğim gibi adım adım yükselen gerilimle ilerledi. Engin Diyemoğlu'nun aklına diline sağlık.
Oyunun zirve yaptığı yer de İyeşa'yı bulduğumuz oda oldu. Aldern Foxglove'un rahmetli eşi. Aldern bir çeşit büyü ile kadının ölüsünün ruhunu oraya hapsetmiş. Kadının ölüsünün ruhu da bir çeşit canavara dönüşmüş. Korkunç, iğrenç bir şey. Bize ayna yüzünden hapsedilmiş olduğunu ve o yüzden Aldern'in peşinden gidip intikamını alamadığını söyledi. Scar da tabi al bakam diyerek aynaya yapıştırdı oku. Canavar İyeşa koşa süzüle alt kata inip yeri kazmaya başladı, biz başında durup tartışırken. Ne yaptık, ne bok yedik, ne bok yiyeceğiz, peşinden gidecek miyiz, kaçacak mıyız? (Dışarıda yuvalanmış amkoduğumunu kuzgunları, kargaları filan zaten gakgak oyucak gözümüzü, o net). Neyse İyeşa bitirdi kazı işlemini aşağı atladı gitti Aldern'in peşinden. O burda hissediyorum filan diyordu zaten. Şimdi biz de düşecez mi peşine, düşmeyecez mi o noktadayız. Scar gücünü ve çevikliğini kaybetmiş durumda. Onun iyileşmesi lazım. Aşağıda bizi nasıl bir korkunçluk bekliyor, bilemiyoruz. İyeşa iğrenç bir canavara dönüşmüş durumda. Hadi intikamını aldı, dönüp şimdi sizi sikip çoğaltıcam dese, yapacak bir şey yok. Domalırız. Ona intikamında yardım mı edicez? Aldern'i mi öldürücez? Burada neler dönüyor, nasıl anlayacağız ve bu macera bizi nereye atacak devamında, ipucumuz ne olacak bilemiyoruz. Ama şunu biliyorum mesela, burdan hadi gidelim diye çıksak, Pangar siksen geri dönmez bu malikaneye.
Son olarak notlardan akılda kalan bir iki şey ve bir iki soru var, onları ekliyorum:
Bulduğumuz notlar içinde, 1 - listedeki isimler x'ten(kardeşliğin yolladığı kağıttaki imza) mi geldi yoksa bu isimleri Aldern mi yazdı?
2- Efendi Luxor'lu notlar vardı cinayet mahalline bırakılan. O notlardaki el yazısı Aldern'in ya da x'in el yazısına uyuyor mu?
Bu soruların cevabını, linguistic ile bakıp Evander verecek bize.
Bir de işte 7'ler meselesi var. 7ler kardeşliği 540-570 arasında malikaneyi tamir ettirmiş.
Ayrıca şimdi unuttuğum, not almadığım ama önemli bulduğum birşeyler var. Aldern'in para aldığı borçlandığı 7ler kardeşliği. Satılan bazı tablolar(hah küçük bir odada Luxor'un yamuk yumuk portrelerini unutmayalım) ve bir şeyin davetiyesi vardı.
Bu sorular ve cevapları oradan canlı çıkarsak önümüzü aydınlatacak şeyler olacaktır.
Sevgiyle kalın ibnişler.
Görüşürük.