Fantastik Ortamlar
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
HomeHome  SearchSearch  Latest imagesLatest images  RegisterRegister  Log inLog in  

 

 12. Oyun (08.Eylül.2017)

Go down 
AuthorMessage
valost

valost


Posts : 2847
XP : 8584
Join date : 2008-11-20

12. Oyun (08.Eylül.2017) Empty
PostSubject: 12. Oyun (08.Eylül.2017)   12. Oyun (08.Eylül.2017) EmptySun Oct 08, 2017 7:05 pm

Tekrar Sandpoint'te ve bir masa etrafında olmamız mükemmel. Ayrıca Engin diyem acayip formundaydı. Bunları altlarına sıçırtıcam diye yemin etmiş belli ki. Ortamlar, arkadan gelen sesler, koşuşturan kediler filan. Ebemiz zikildi.

Ve ‘Aptallığın Ödülü’ adlı horror dolu maceramızda yaşananlar:

Değirmenci ve kumarbazların cinayetleri üzerine düşündükten sonra 7 günah üzerinden cinayetler işleniyor diye bir şey geldi aklımıza. Kumarbazlara açgözlülük, değirmenciye sağa sola atlıyor diye şehvet dedik. Ama tam emin olamadık. Baş açgözlü Skar’ın peder, ilk önce onu keserlerdi filan dedik. Kumarbazların olayı nedir ne değildir ona bir bakmak lazım sanki tekrardan.

Buradan yola çıkarak bu kasabanın tembeli kim, açgözlüsü kim vs diye araştırmalar yaptık. Billy Bean miydi arabacı, en tembel ibne o çıktı. Başka kurban ihtimalleri de var tabii ki, bunlar için şerifi de uyardık amma benim pek umudum yok. Biz şimdi grupça bi gideriz malikaneye bakmaya, bir iki gün geç kalırız, arabacı da ölür, öbürü de ölür. Bunlar tavuk gibi bir oraya bir buraya koşar, rezillik sefillik amk. Sonra Pangar gelsin mevzuyu çözsün. İbneler.

Aslında ilk hedefimiz Foxglove malikanesine gitmekti. Hasta(dayak) yatağından kalkmış olan Luxor yol için ihtiyacımız olan atları temin etmek için şerif ve başkanla konuşmasından bi şekilde önce Oymacının mekanına bakmak lazım fikriyle geri döndü. Bir yandan grup olarak biz de bu fikre yakındık zaten, Evander hariç. Gelmem de gelmem, ucuna kadar gelirim, uzaktan bakarım gibi yan çizmelerle Pangar’ı uyuz ettiğini söylemek lazım.

Neyse sonuçta grup kararına uydu Evander ve bir noktaya kadar gelmeyi kabul etti. İplerle tehlikeli iniş ve çıkışlarla bir şekilde o acayip Oymacının Adasına vardık. Arada Rasmon yuvarlandı tepelerden götünü vura vura, onu da unutmayalım.

Oymacının Adasında(adası mıydı, tepesi miydi, neyiydi aq unuttum) ortam bir değişikti. Fazlasıyla sessiz, izole edilmiş gibi, karşıdan az gelen sesler, tekinsiz bir hava, bir gerginlik. Yanımızdaki muhafız arkadaştan gelen yussufyussuflarla insanlık düşmanı Oymacı’nın yakılıp kül edilmiş evine vardık . Ve tabii ki Pangar’ın keskin gözleri sayesinde yanmış taş evin zemininde gizli bir kapak bulduk. Yani demeyeyim diyorum ama diyeceğim yine: Be amına kodumun kasabalısı, Sandpointlisi, burayı meşaleyle yaktın, hadi yakmadan önce bakmadın, sonra niye doğru düzgün araştırmıyorsun.

Gizli kapağın sonrası ise gerçek horror’un başladığı anlardı. Yıllar sonra ateş başında biraları içerken güle oynaya anlatılacak ama ateş başından kalkıp ağaç dibine tek başına işemeye götürtmeyecek cinsten.

İlk olarak dibi görükmüyordu kapağın altının. Dandik merdivenler birkaç metre sonra karanlığa karışıyordu. Oradan bir götümüz attı. Luxor ayağını uzatıyor, karanlık. Sonra dedik aydınlatalım. Yanımıza ateş, meşale, yağ vs almamışız. Sanırım tam bu anda, ula bu boku nasıl yedik keşke Evander olsaydı derken Evander zuhur etti uzaktan. Sevgili rahibimizin adını seslene seslene. Oh dedik, geldi çocuk. Işığı yapar gireriz içeri. Yüreğimize su serpildi. İyi ki geldin ey sakallı Evander, sakallarını uzata uzata.

Ama gel gör ki, Evander’in büyüsü işe yaramıyordu. Kapağın altında, birkaç metre derinlikte hiçbir ışık çalışmıyordu büyülü olarak. Evander’in ışık büyüsü yaptığı taş söndü, çantasından çıkardığı her zaman yanan meşale söndü. O zaman da Pangar efendi bu sefer keskin aklıyla dedi ki, madem büyülü ateş yaramıyo, normal ateşe dönelim. Ve Skar başladı meşale üretmeye. Bir tanesi 10 dakikadan baştan 5 adet ,sonra yuvarlak hesap olsun, 1 saat olsun diye 6 adet meşale ediverdi. İşte aptallığın ödülü de bu oldu. Eğer yanımıza meşale almış olsaydık, ya da Skar o meşaleleri yapacam diye o kadar uğraşmasaydı, o kadar zaman harcamayıp çabucak aşağı inmiş olacak, o izbe, lanetli yerde yanımızdaki Evander’in sahte Evander olduğunu anlayamayacaktık. Çünkü gerçek Evander ‘Lan bu mallar gideli 2 saat oldu nerde kaldılar’ diye tam zamanında peşimize düşmeyecek ve aynen sahtesi gibi sevgili rahibimizi çağırarak geldiğinde muhtemelen bizim cesetlerimizi bulacaktı. Korkudan tir tir titreyen hallerimizi değil.

O an mükemmeldi. Oyun tarihimize geçicek anlardan biri. Alican yanımda, beraber geziyoruz, Engin diyor ki uzaktan Evander’in sesi geliyor, Alican’a bakıyorum, vicdansız bana bakıyor, Rasmoon Rasmoooon diye sesleniyor ve anlıyorum ki, yanımdaki Evander, Evander değil!
Abaaaav. Abaaaav. Sıçarcasına.

Yanımızda ağzı yüzü çarpılan akan Evander’e dalmaca başlıyor. Onun işi bittiği sırada gerçek Evander yukarıda, kapağın başında beliriyor.

Vijdansız Alican roleplay’in dibine vuruyor : )

Aşağıda büyü işlemiyor diye kıllanıp yanımızda komple büyüden oluşan bir adamla gezinmemiz de ayrıca harika bir ayrıntı bence.

Ve dehlizlerde başımıza gelenler. Bence yine frp tarihimizin en zorlu combatlarından birine dalıp ardından en tüyler ürpertici keşiflerinden birini yapıyoruz. O zavallı çocuk, Skar’ın gözlerine oklar attığı çocuk Das Korvut’un oğlu Simon’ın hayaletiymiş, ondan geri kalanlarmış. Onun lanetiymiş. Gerçekten tüyler ürpertici, bir o kadar üzücü bir an. Tüylerimiz diken diken bebenin kemiklerini topluyoruz. Oyuncak köpeği de yanımıza alıp lanetli topraklardan uzaklaşıyoruz.

Das Korvut’a haber vermemiz, adamın acılara gark oluşu, komple hüzün aq oralar. Napacaz o amcayı bilmiyorum. Herif baltayla kapı kapı gezse yeridir.

Şimdiki hedefimiz Foxglove malikanesine gitmek.

Son olarak birkaç aklımda kalan şeyi de söyleyeyim.
Kayıp marangoz ve bekçi. Foxglove malikanesine gidip geri dönmemişler. Bir soran soruşturan da yok amk kasabasında.

Oymacının yerinde bir şeylerin yarım kaldığı hissi var Pangar’da. Orada Simon’la konuşamamış olmak, üstüne okuldaki hocanın ve Başrahip’in de hafif mırın kırınlı konuşmaları, büyük bir lanet bu, geçmiş olmalı ama tam bilemiyoruz demelerinden sanki bir şeyleri eksik bıraktık, tamamlayamadık, o laneti tam kaldıramadık diye düşünüyorum.

Sandpoint ve ahalisi için fikrimi de ekleyeyim: Arkadaşlar biz bu ibneleri kurtarmaya çalışıyoruz ama bunların kendi kurtulmaya niyeti yok. Götlerinden haberleri yok. Çorum gibi Yozgat gibi bir yer amk.

Aklıma gelmeyenler: Oymacı’nın yerin altındaki izbesindeki heykel ne heykeliydi? Kuş gibin ibne gibin bir şeydi ama adı sanı neydi hatırlayamadım. Başrahibe bunu sormuş muyduk? Bu heykelin 7 günahla, kasabanın altında bulduğumuz diğer heykellerle filan alakası var mı, yoksa o heykel komple bağımsız freelance bir iblisin şeytanın heykeli mi?


Back to top Go down
 
12. Oyun (08.Eylül.2017)
Back to top 
Page 1 of 1
 Similar topics
-
» 13. ve 14. Oyun (15.Ekim.2017-08 Aralık 2017)
» 2. Oyun (25 eylül 2011)
» 5. oyun (20 eylül 2013)
» 9. oyun 16.01.2015
» 10 eylül oturumu (3.5inci oyun)

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
Fantastik Ortamlar :: Oyun Değerlendirme :: Rise of the Runelords-
Jump to: