Fantastik Ortamlar
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
HomeHome  SearchSearch  Latest imagesLatest images  RegisterRegister  Log inLog in  

 

 Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy"

Go down 
4 posters
AuthorMessage
caleb

caleb


Posts : 2328
XP : 7975
Join date : 2008-11-30

Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy" Empty
PostSubject: Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy"   Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy" EmptyFri Nov 27, 2015 4:02 pm

İİİİİEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEEYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYYT!!!!!!

Geçin bakam karşıma, anlatacaklarım var. Mad

Yıllardan beri oynadığımız ferepelerimizde ister istemez hepimizin çok sevdiği ortak noktalar ortaya çıkıyor belli bir süre sonra. Karşımıza çıkan manyağın tekiyle atışmayı seviyoruz, hikayemizi anlatmayı seviyoruz, yeni bir ortama geldiğimizde çaktırmadan orayı kolaçan etmeyi seviyoruz, kombatı tabii ki çok seviyoruz ve hele hele kombat sonrası etrafta hareketsiz duran bedenlerin üstünü başını aramayı ayrı seviyoruz.

Bu oturumda ise normalde "evet bayılırız" demeyeceğimiz bir yönüyle hoş beş olduk oyunun. Ve en azından kendi adıma söyleyebilirim ki misçik gibi bir zevk verdi bana. Bu yön ise, ele geçirdiğimiz ve tutsak ettiğimiz iki insanın hayatı üzerineydi.

Bir yandan biliyorduk, bunlar muhtemelen beş para etmez adamlar ama bir yandan da elimizde onların bizim onlara saldırışımızdan dolayı karşılık vermelerinden başka yaptıkları yanlış bir şey yoktu. Tabii ki sağda solda muhtemelen çok canlara kast etmişlerdi, ortalığın amına koymuşlardı ama ortada ister istemez belirsiz bir durum vardı.

Bir önceki oturumda ortalığı toza dumana kattıktan, hesap kitabımızı yaptıktan sonra elimizde kalan bu iki adam, bize de hem karakter hem de insan/elf olarak farklı yönlerimizi gösteriyordu. Karşımızdaki iki tipten biri (üç harfli adı neydi?) daha sakin dururken, diğeri (Klemens) baya ruh hastası izlenimi veriyordu. Başından beri rahat durmayan bu delibalta, bizimkilerin sinirlerini gerdikçe geriyordu.

Daha sağlıklı bir şekilde karar verebilmek adına bunları ayırıp konuşmaya karar verdik. Sakin olanı çadırlardan birine soktuk ve konuşmaya başladık. Benim içimdeki hisle paralel bir şekilde, adam düzgün düzgün konuştu, neden Riverland civarlarından başına gelen bokum olaylarla bu işlerle uğraşmak zorunda kaldığını ve Staglord'a biat edişini anlattı. Ve hikayesi hiç de kulağa batmadı. Dahası, Klemens denilen sarıçıyanın Ravlov kasabı denilen bir katil olduğunu, sakın ona güvenmememiz gerektiğini anlatıyordu. Dinlerken Klemens hakkındaki yargımız oldukça kuvvetlenmişti.

Ta ki grup olarak aramızda demokrasiyi son raddelerine kadar yaşama kararı alıp oylamaya geçene kadar. flower Farklı oylamalar sonucunda ve biraz da gerilerek nihai karar, Klemens'in tarafından olayların nasıl göründüğünü öğrenmeye geldi.

Ravlov kasabını gebertmeye bir kısmımız oldukça kararlıyken, çadıra girip konuşmaya başladığımızda Klemens'in bütün bu iddiaları reddettiğini görüyor, üstüne üstlük sakin abinin boş beleş manyağın teki olduğunu, hakkında bir insan hakkında söyleneyebilecek en fena dostoyevskivari şeylerden biri olan "o konuşur öyle" diyecek kadar ileri gidiyordu. Bizden istediği ise kendisini salıvermemiz, kesinlikle kendisini öldürmememizdi çünkü onun bırakın kasaplıkla, hırsızlık yapmaktan başka kötülükle ilgisi yoktu.

Mal gibi bir ruh haliyle çadırdan dışarı çıkıp olan biteni diğer arkadaşlara aktardığımızda, grupta sinirler biraz daha gerildi. Ama yanlış anlaşılmasın, bir kavgadan ziyade, demokrasinin yakıcı ve diri tutucu gücünün bir yansıması gibiydi bu gerginlik. cherry

Velhasıl kelam, uzun tartışmalar sonucunda Klemens'i salmaya karar verdik ama sakin abiyle konuşurken onu fazla "etkileyen" Kedi, sakin abiden kısa sürede kurtulamayacağını anladı. Sakin abi de bizimle geliyordu, en azından ormandan kurtulana kadar.

Halbuki, ormandan kurtulmak, bu tuhaf ağaçlar birliğini geride bırakmak hiç de o kadar kolay olmayacaktı. Daha yolun başındaki ilk dinlenme nöbetinde tuhaf koca devasa eşşek gibi bir beyaz kurt, bir Warg, bizim atlardan birinin işini bitiriverecekti. Ormanda ilerlerken ise bizi yine aynı şekilde ara ara yoklayacak, bu korkutucu yaratığın bizde uyandırdığı gerilimi tek hafifletecek ise, bir yandan yine sinir bozucu şekilde, hepimize farklı farklı oyunlar oynayan orman perileriydi.

Muhtemelen yakalayıp indirip donlarını baktığımızda hepsinin siki ve taşşağı ayrı ayrı denk çıkacak bu kardeşlerimiz yolun başında haydutların kamp alanında Kedi'yi kısa süreliğine kadına çevirirken (ohhh anammmm vah vahap vahhhhh), Tan'ın botuna yumurta kırdılar, Duns'la Tomrad'la da ayrı ayrı uğraştılar. Ama fantastik olan şuydu ki, nasıl bizle mik mik uğraştılarsa, Warg'dan da bizi koruyan bu tuhaf, bu CAHİL periler oldu. Zira bir noktada Warg'ın üzerinde 4 ışık beliriyor, o ışık sanki Warg'ı belli bir mesafede tutuyordu.

Bütün bu olan biten boyunca ise göz yaşartıcı bir şeye tanık oluyorduk: Kedi ile sakin abinin gözümüzün önünde serpileyazan dostluğu. Sakin abi Kedi'nin gözlerinin içine içine bakıyor, biz de onlara bakarken muhtemelen Kedi'yle pale birer yetimkene ilk tanıştığımız anlarımızı hatırlıyorduk. İçindeki dostane öğretmenliğini istese de bırakamayacak olan Kedi, sakin abiyle uzun süreli bir ilişki yaşayacak gibi hissediyorum; elbette bunu zaman gösterecek.

Ve tabii ki Oleg'in tavrı! En sonunda ormanı geride bırakıp, düzlükleri aşıp Oleg'le dolgun hanımı Svetlana'nın outpost'una geldiğimizde, derin bir nefes almakla beraber başka savaşçı tiplerle de karşılaşmak durumunda kaldık. Kendilerinin de yetkili olduklarını iddia eden bu kardeşlerle şu anda görünürde anlaşıyor gibiyiz. Beraber bir şeyler yapar mıyız onu bilemiyorum. Ama Staglord'la da öyle dımdızlak karşılaşılmaz gibi gibi gibi geliyor açıkçası.

Tan'ın nasırlı ama içi yumuşak ruhuna süper tatlı gelen ise, savaşçılarla beraber arkada tamirat yapanlardan birinin, ilk saldırda tutsak ettiğimiz ergen genç Danlap (kesin yanlış yazdım) olmasıydı. Demek ki Oleg'in ganı ısınıvemiş paleye hehehe!

Evet efendim. Bir oturumun daha sonuna geldik. Volkan diyem bu ölüm kalım kararsızlığında iki karakteri harika oynattı, gerçekten nüanslıydı ve arada bırakan bir şekildeydi ama alavere dalavereyle değil. İzlemesi de parçası olması da çok keyifliydi. Ve her zamankinden farklı olarak, kombatı çok olmasa da böyle bir ikilemi grup içinde yaşamak, üzerine tartışmak da değişik ve insanın oyuna bakışını bir kez daha güzelleştiren bir öğeydi.

Tüm emeği geçenlere teşekkürler, yanaklarınızdan öperler.
Back to top Go down
Latron

Latron


Posts : 1363
XP : 7081
Join date : 2008-11-20

Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy" Empty
PostSubject: Re: Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy"   Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy" EmptyMon Nov 30, 2015 8:32 am

Can'cığım ellerine sağlık. ikidir oyun değerlendirmenin hakkını veriyorsun. sen de olmasan buralar hiç çekilmeyecek.

Bu oyun, karakterlerin birbirlerini ikna etmeye çalışması ile geçti. elimizde iki tane adam var, bunları tutsak almışız, halbuki elin haydutunu niye tutsak alıyosun amk, kombatta çaktırmadan sok pıçağı, aa öldü de. neyse biz tabi canlı alalım konuşturalım, bilmediğimiz coğrafya, kim ne yer ne içer nerde kamp var nerde yarrak var bunları öğrenme hevesiyle önümüze gelene soruyoruz. tabi yanımızda rahip var, cana kıymet veren elf var, öyle kolay değil aman dileyene kılıç sallamak. burada oyun içerisinde hissettiğim bir noktadan bahsetmek istiyorum. bu sevgili diyemimiz için de önemli bir nokta olabilir. bizim elimize swordlordlar tarafından verilen, ve yakaladığınız haydutları kesme talimatları vs. içeren belgenin üzerimizde herhangi bir yaptırımını veya ciddiyetini hissetmiyoruz pek. yani oraya bi şekilde gitmişiz, elimize de bi belge vermişler ama, biz o talimatlara uymazsak ne olur ne olmaz bilmiyoruz. üzerimizde bir yaptırımı yok. o yüzden de haydutları kendi demokratik kararımıza göre salısalıveriyoruz. doğru yapıyoruz, yanlış yapıyoruz orası başka konu, ama sikimizin kefine göre yapıyoruz neticede. neyse bu noktaya parmak pastıktan sonra devam edeyim. elf kedi ve prist tan'ın gönülsüzlüğüne bir de Tomrad'ın kararsızlığı da eklenince işler iyice arap saçına döndü. duns ve ben keselim dedik, diğerleri bilemedi, sonra birini keselim birini salalım dedik, tam infaza gidiyoruz, bu sefer duns "ya öbürünün lafıyla bunu niye kesiyoruz" dedi, hooop en başa tekrar döndük. nihayetinde bi bok yiyemeyeceğimiz belli olunca, salalım gitsin, beceremedik biz bu işi dedik. yabanın eli kanlı haydutunu katilini göz göre göre saldık. tabi oyunun benim açımdan en şahane anlarından bir tanesi de tan'ın öldürdüğü insanları yediği iddia edilen adamın ağzına, elini kesip kan damlatıp, bakalım kendini kaybedrcek mi diye test etmesiydi. adam vampir olsa bir şekilde mantıklı olabilecek bu hareketi şaşkınlıkla karşılayan haydutumuzun boş bakışları sürpriz olmadı. ama ben çok eğlendim şahsen. diğer yandan kingmaker serisinin bir diğer özelliği de, gece yapılan kampların maşallah hiç boş geçmemesi. maşallah kurdu, ayısı, perisi, haydutu eksik olmadı. gözümüze uyku girmedi. zırh giy, zırh çıkar, kulak kesil, kalkana sarıl, ışık çıktı, ayı indi diye diye sabahları zor ettik. bu manyaklık yüzünden olmadık hesaplara girdik, iki kişi nöbet tutarsak kim nasıl sekiz saat uyur diye kaleme kağıda sarıldık. o bunu uyandırsa, bu bununla tutsa, sonra tam uyuyacakken vazgeçip şarkı söylese, öbürü de rüya görmezse herkes tam sekiz saat uyuyor falan dedik galiba en son. velhasıl, oyunun sonunda nihayet ormandan çıktık. o perilerin de hastası oldum. eşşoğlueşşekler pek sevimli geldi bana. hepimizin eline ağzına sağlık. bir sonraki oyun bakalım ne türlü delilikler bizi bekliyor gene.
Back to top Go down
1UP
Admin
1UP


Posts : 3270
XP : 9096
Join date : 2008-11-20

Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy" Empty
PostSubject: Re: Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy"   Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy" EmptyTue Dec 01, 2015 12:21 am

valla ben de normalde grupça bi bok yapmadık amk diyebileceğimiz bu son oyunumuzdan ayrı bi keyif aldım.

kombatta olsa tabii ki kritle kellesini uçurarak, uyutup boğazını keserek veyahut götünden oklayarak öldüreceğimiz bu vasıfsız haydutları esir alıp muhabbete girdiğimiz anda adları sanları, geçmişleri, türlü huylarıyla birer karaktere dönüştüler ibneler.

aynı şekilde, tam olarak da bu nedenden dolayı biz de grup olarak farklı fikirleri, motivasyonları olan karakterlere dönüştük. ince bir ayardı ama sonuçta oyunumuzu zevkli kılan ana unsur da bu oldu. iki haydut ibineden de içimize sinecek bir karar vermebilmemizi sağlayacak, azıcık net bir ipucu almayı başaramadık. sens motivde 3 attık, bi daha denedik 1 attık. kurcaladık da kurcaladık, onla konuştuk, geldik bunla konuştuk. tartıştık, alttan aldık, üste çıktık. demokrasiye başvurduk, oylama yaptık. tam herkes okey demişken durup yeniden başa sardık… bu belirsizlik durumu bizi bitirdi. kararsızlığın, çıkışsızlığın eşiğine geldiğimiz, oyunun neredeyse duracak kadar yavaşladığı, zaman zaman ‘eaah sikecem ne olursa olsun’ artık dediğimiz anlar oldu. ama bence toplamda iyi idare ettik : )

işler duns ve yatko’ya kalsa işimiz yine kolaydı tabii. ama orada kedinin hümanizmi, tan’ın allah sevgisi ve tomrad’ın anarko devrimci halk cephesi geçmişi işleri çatallandırdı.

evet, sonuç olarak restow kasabını saldık beyler. orada ‘seni bulurum, takip ederim’ derken tomrad sadece blöf yapmıyordu, aynı zamanda bir tür yemin de ediyordu. kulağımız o ibneyle ilgili delik olsun. başka haber gelecek mi, tomrad sözünü tutabilecek mi, göreceğiz.

peki, kedi’nin yeni dostu olarak yanımızda gelen diğer abi (Han mıydı adı?) ve köydeki bebeyi (ulan notlar ofiste kalmış adı neydi) ıslah olmuş eski haydutlar olarak topluma kazandırmış olmamız da gurur verici değil mi lan söyleyin, faşo duns ve yatko? hehehe…

elimizdeki mühürlü imzalı kağıda gelince… as kes yetkimiz var, evet. ama mert’in de dediği gibi bunun gücünü, ciddiyetini hissetmiyoruz. tomrad’a sorsan büyük ihtimalle ‘sikerim lordun imzaladığı kağıdı’ diyecektir zaten. birine rapor verecek gibi de değiliz. karışanımız görüşenimiz yok, kimin kimi siktiği belli olmayan bi ortamda kendimize göre milletin canıyla ilgili bir takım kararlar veriyoruz. belki de kingmeykırımızın zevki de burada. şimdi medeni dünyadan yeni bi takım tipler geldi, bakalım onlarla neler edeceğiz.

valla düşündükçe şahane enpisileriyle, oyunbaz perileri ve şabaniyesiyle, gergin kampları ve kurtlarıyla şahane bir oyun oldu. taşşağına sağlık volkan diyem. bi sonrakini oynayalım hemen soğutmadan hehehe…
Back to top Go down
http://fantastikortamlar.forumotion.com
valost

valost


Posts : 2847
XP : 8584
Join date : 2008-11-20

Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy" Empty
PostSubject: Re: Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy"   Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy" EmptyWed Dec 02, 2015 9:46 pm

hello sevgili ferepe dostları, kıralkatilleri...

diyemin az yorulduğu, çok eğlendiği bi oyun oynadık. en sevdiğim macera türü. ehehe...

sıfır kombatlı ama bol gerginlikli bi oyundu. worg, kurtlar, elde iki tane haydut. 12 kızgın adam'la kurtlarla danz arasında gittik geldik. grup içi tartışmalar da güzeldi. mevzunun 'ikisini birden keselimden ikisini de salalım'a nasıl geldiğini tam çözemesem de karakterlerin duruşu açısından faydalı bi oyun geçirdik bence. herkes karakterine uygun, motivasyonuna vs'ye uygun olarak hareket ediyor. hareketi görece az olsa da bu açıdan iyi bi oturum oldu.

oyunlar benim açımdan zevkli geçiyor. kingmaker campaign olarak zindanlarda sürünmek yerine(o da lazım tabi, kombat da lazım tabi) daha sosyal, bi yandan da daha ferah ortamlarda geçiyor. bu da hoşuma giden bi şey benim. oyuncu olarak da öylesini tercih ederim zaten.

herkeslerin eline sağlık. en kısa zamanda yeni oturumumuzu da yapalım.

notlar:
üç harfli: han
şehrin ismi restov.
ilk yakaladığınız bebe haydut: durman
büyük kurt yaratık: worg
ışıklar worg'un değil, kampa oldukça yaklaşmış 4 adet kurdun üstünde yanmıştı.
Back to top Go down
 
Yetimhane Piçleri - 20 Kasım 2015 / 4. Oturum: "Ölüm ve Tüy"
Back to top 
Page 1 of 1
 Similar topics
-
» Yetimhane Piçleri - 11 Aralık 2015 / 5. Oturum: "Tohuma Dua"
» Yetimhane Piçleri - 22 Ocak 2016 / 6. Oturum: "Kan ve Ten"
» Yetimhane Piçleri - Oyun Değerlendirme
» 22 Kasım 2008
» 2 Kasım 2008

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
Fantastik Ortamlar :: Oyun Değerlendirme :: Kingmaker-
Jump to: