|
| 16 Ocak 2010 oturumu | |
| | Author | Message |
---|
ubor metenga
Posts : 1272 XP : 7054 Join date : 2008-11-21
| Subject: 16 Ocak 2010 oturumu Sun Jan 17, 2010 11:17 pm | |
| marifetli korian ve arkadaşlarının acaba parada pulda gözü yok mu, içlerinde minik bir kuş mu yatıyor her birini?
sherlok holmes filmi yeni vizyona girmişken kahramanlarımız da beyaz perdeyi aratmayacak esrar perdesini aralamaya çalışıyordu. bir tek tüm ahaliyi bir odaya toplayıp sorgulamadıkları kaldı. aslında tüm bilinmezlerin bir tık gerisindeydi kahramanlarımız, yenni nin girişimciliğiyle kurtarabildikleri notlardan bi çok şeyi çözdüler (kral reynal dı düşünemediler ne yazık!) ve bu minvalde antarın şerefsiz kaltağının leşi sıra ilerlediler! anladık ki korian ve sebastinda 5 kilo ego var! bir şerefsiz kaltak peşinde koşmak ve yakalayamamak öyle delirtmiş olmalı ki veletleri, sınır ötesine geçelim, sikezleyelim kaltağı diye ağız birliği ettiler. (tabi sebastianın ayrı planları mı vardır korian üzerinde onu bilemeyiz) yenni tam bir girişimci olarak "ben uyar oğluyum, maceraya varım" şeklinde atak ve girişkendi. içinde bir serçe kalbi taşıyan canavar orrath ise en mantıklı adam rolünde savundu fikirlerini. (artık wanve nasıl büyütmüşse deli baltayı!) holy waterci tinenin ise dalgalı bir deniz gibi ne yapacağı belli olmadı, ölülere dua eden yine holy wateriyle harikalar yaratan güzelciimiz toros karşısında "büyüyü tamamlıyor musun? euuu ta-mam-lı-yo-rum!" diyerek bir önceki oyun sebastianın yaptığı şaşkınlıkla gecemize ekşın kattı. boldvinin küllerinden bir lord çıkaran kahramanlar torosun karşısında bi hayli diplomattı, sebastian ölmek üzere olmasına rağmen ses etmedi, korian muktesebatlı duman büyüsüyle götleri kurtardı. orrath sebatkar, tinen kimler arasndayım lan ben der gibi şaşkın, yenni ise sinsicikti. nelr oluyor, kahramanlarımız bilinmez topraklarda hangi deliliğin peşinden gidiyor?
engin ile en iyi diem ödülünü paylaşan sümbül birader kısa olmasını beklediği oyunun uzun sürmesine rağmen hakkını verdi, güzel bir agatha cristie atmosferi yarattı kalede ve sanırım frp tarihimizin en kalabalık combatına yöneticilik yaptı. bu arada akılda tam olarak anlaşılmamış karakter özelliklerinin ve büyülerin çapsızca kullanılması kaldı. bir daha ki oyuna çalışılmış olarak gelinmesi dileğiyle, hip, hip, hip, HURRAAAAA! | |
| | | 1UP Admin
Posts : 3270 XP : 9096 Join date : 2008-11-20
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Mon Jan 18, 2010 8:43 pm | |
| kale: mkva kardeşleri en son belesa kalesindeki toplantı salonunda 'ne yapıyoz şimdi agalar' diye düşünürken bırakmıştık, orrath'ı uyandırıp kaldığımız yerden girdik maceraya. mevzu doğal olarak 'şimdi ne yapıcaz' ile 'nasıl bir olayın ortasına düştük' arasında gitti geldi. anthar ibinesinin odasını arama konusunda zaten öncesinden hemfikir olmuştuk, orospu karının izini sürme fikri de havada uçuşup duruyordu başından beri. ama olayların en son geldiğimiz noktaya varacağını tahmin etmiyorduk herhalde.
anthar'ın odasında tuzakla mücadelemiz eğlenceliydi. tinen'in yine mükemmel yaratıcı create water kullanımı ve korian'ın prestidigitation ile belgeleri kurutma kombosuna rağmen belki de orada çok daha mühim belgeleri ele geçiremedik. yine de kurtarabildiğimiz mektuplar, günlükler işin iç yüzünü az çok ortaya çıkardı. bu, grubumuzda (en azından korian'da) ufak da olsa bir tatmin hissi yarattı. ancak işlerin bizim gücümüzün çok ötesinde, tahminimizden büyük organizasyonların parçası olduğu ve bu sinsi planın zhentarim'in bilmemnenin işi olduğu ortaya çıkınca olaylar ister istemez bir sona varacak gibi oldu. anthar'ın odasında sinsiden sinsiye üzerine konmayı umduğumuz değerli ganimetleri de bulamadık. ancak anthar'ın notlarında bizden enayiler, avareler diye bahsetmesi, yenni ve sebastian ile karşılaşmasını not etmesi, bunları okumak eğlenceliydi.
sonrasında, tahmin edemeyeceğimiz şok gelişmeler ardı arkasına geldi kalede. önce toros'un içerdeki adamı ulrik'in cinayetini duyduk, sonra lordun korkunç ölümünü izlemek zorunda kaldık... sonrasında da berg'in iki güvenilir muhafızının öldürüldüğünü öğrendik. bütün bunları yapanın anthar'ın orospusu olduğu kesindi. üstelik bütün bu işleri muhtemelen biz kalede mal mal otururken, burnumuzun ucundayken becermişti! lord'un yanına gitmeyi daha önce akıl etsek belki de onu durdurabilecektik.
sınır ötesi: buradaki en mükemmel hareket de toros'un sebastian'a koyduğu kafa ve tinen'in 'eüü ta-mam-lı-yo-rum' hareketi oldu. bu sayede yalansız dolansız bir kombat gerçekleştirdik : ) sisin içinde itiş kakış ve kaynağı görünmeyen sesler arasındaki diplomatik diyaloglar sayesinde çok kan dökülmeden (ve DM ve oyuncuların beyni tamamen zikilmeden) gerginlik çözüldü. toros'tan marinda'nın kuzeye, ork-goblin topraklarına doğru at sürdüğünü ve BİZİ DÜŞMAN OLARAK BELLEDİĞİNİ öğrendik. oy. yine eyyam goygoy derken kale tayfası ve torosla öpüşüp vedalaşarak iz peşine, fantastik topraklara doğru yola çıktık.
grup: korian'da ego yok diyemem : ) korian'ı çıkalım, iz sürelim, orospuyu bulalım diye delicesine gaza getiren nedenlerden en büyüğü, tüm grup acizce otururken, küçük bir orospunun hepsinin burnunun ucunda kaleyi alt üst edip gidebilmesiydi! basbayağı aptal yerine düşmüşlerdi! zaten işin başından beri piyon yerine koyulmuş, canlarını kurtardıklarına sevinir olmuşlardı. şimdi de gitmesine izin vermek, yenilgiyi hepten kabul etmek olacaktı! bu işi planlayan ve yürüten en önemli elemanlardan olan marinda'yı bulup öldürmek, belki de bütün bunlardan bir anlam çıkarmaya yarayacaktı: marifetli korian ve arkadaşlarını aptal yerine koymaya çalışan bunun bedelini öder!
sebastian ve yhenni'nin de takip yönünde oy kullanmasını ben bir çeşit adalet duygusuna bağladım. marinda'nın yaptıklarından yhenni de büyük tiksinmiş gözüküyordu. ayrıca yine yollara, deli karının peşinde macera peşine düşmek, yhenni'nin reddetmek isteyeceği birşey değildi sanıyorum. tabii assassin muhabbetleri, zhentarimler vesaireler de ilgisini çekmiş gibi görünüyordu : ) sebastian'ın korian üzerinde planlarını bilmem, ama şu ana kadar gördüğüm onun da bir çeşit adalet duygusuna ve bir tür egoya sahip olduğu.
tinen ve orrath'ın gitmeme yönünde oy kullanması da çok doğaldı tabii. benim de gördüğüm, orrath'ın gruptaki en makul ve mantıklı adam olduğu. half orc bir barbardan beklenmeyecek bir özellik, orrath'ı ilginç yapan da bu bir yandan : ) ayrıca grupta yaşamayı, canını en çok seven de orrath gibi görünüyor. daha önce orrath'ın sessiz önerilerine uymayan grubun başına neler geldiğini gördük. orrath yine de grubun başını boktan kurtaran isim oldu birkaç kez. tinen ve orrath lafları siklenmeyeni kararları sallanmayan elemanlar olarak gözükse de, o kararlarının ve bakışaçılarının geçerli olmadığı ya da boşa gittiği anlamına kesinlikle gelmiyor. orrath'ın iz peşindeyken de homurdanması, özellikle korian'a 'sen kaç kez ölümden döndün abicim?' diye sakince serzenmesi kulaklarda, akıllarda kaldı.
oyun: grup olarak konsantrasyonun düşük olduğunu, enerjinin çabuk bittiğini gözlemledim bu oyunda. 1 saat oynayacağız diye baştan şartlandığımızdan mıdır nedendir bilinmez. ne bizim ne volkan diyem'in çok tahmin etmediği bir yönde ilerledi sanıyorum oyun. bir ara-oyunla standart oturum arasında bir yerde, enteresan bir oturum oldu. heyecandan yerlerde yuvarlanmadık ama tadı farklı olan, daha serbest bir oyun oldu bence.
bir sonraki macerada bakalım ne kadar ileri gitmeyi göze alacağız? toros'un ben bulaşmam ellemem dediği, orkların goblinlerin hörmet ettiği zhentarim'i kendisine düşman etmeyi başaran mkva'yı tebrik ediyorum. | |
| | | valost
Posts : 2847 XP : 8584 Join date : 2008-11-20
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Mon Jan 18, 2010 9:12 pm | |
| engin efendi de yazmış yorumları, diğer arkadaşlar da yazsın ben de yazıcam, diyeceklerim var size : ) | |
| | | 1UP Admin
Posts : 3270 XP : 9096 Join date : 2008-11-20
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Tue Jan 19, 2010 12:20 am | |
| ulan unutmuşum. asıl bizim hancıyı ve hancıdaki sevimli veledi, pinlo muydu adı, onu öldürmesine çok delirmiştik lan. ibne karı : ) | |
| | | selo
Posts : 265 XP : 5826 Join date : 2009-09-15
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Tue Jan 19, 2010 1:50 am | |
| Şimdiii, benim de söylemek istediğim şeyler var lakin bu yazma işlerinde sizler kadar iyi olmadığımdan ve de lafa nerden girmem gerektiğni bilmemenden dolayı kafamdaki dağınık düşünceleri sıra olmadan yazıcam. İlk önce bir süredir söylemek istediğim şöyle bir şey var: sanki grup olarak her şeyi Volkan'ın üzeirne yıkıyormuşuz hissi uyandı bende. Şöyle ki, amaçsızca duruyoruz, birisi bi quest verse ya da kombat çıksa diye bekliyoruz. İkinci olarak da bu kadar zamandır beraber oynayan bir grup olmamıza rağmen kimse aslında birbirini tanımıyor. Mesela forumdaki kamp ateşini oyunda gerçekleştirebilsek şahane olur, her şeyi Volkan'a yıkıyoruz derken söylemek istediğim buydu aslında. Sürekli ekşın peşinde koşmaktan bu tip şeylere hiç fırsat kalmıyor, kamp olayını sürekli nöbetçi bırakıp uyumak için kullanıyoruz, ben Yhenni nerden gelir nereye gider, Korian'ın olayı nedir, Sebastian neden fırt diye hemen gruba girmek istedi nasıl bu kadar kolay uyum sağladı, Orrath Wanve'nin gidişini nasıl bu kadar kolay kabullendi bilmiyorum mesela. Grup dağılmasın diye özel bir çabası var herkesin, aslında dediğim gibi kimse biribirini tanımıyor ve beraber hareket etmek için de bariz bir neden yok. Korian ve Sebastian her şeye karar veriyorlar ve diğer üç kişi de onlara uymak zorunda hissediyor kendini gibi sanki... En azından benim için öyle, örneğin bu oyun için Tinen kasabadaki yıkık dökük tapınağı köylülerin yardımı ile onarma ve yoksul çocuklara orada eğitim verme fikrini atacaktı ortaya ama kendini yine amaçsızca Toros'tan 'git büyünü başka yerde yap, siddirrr!!!' diye ayar yemiş vaziyette buldu. Ben Tinen'i oynatmaktan çok mutluyum açıkçası. Haydut olmayan, serserilik yapmayan bir karakter ile oynamak kendi adıma çok eğlenceli fakat Şandril Tinen'i yanından kovduğundan beri Tinen'in yaptığı şey sadece ölülerin arkasından dua okumak ve healbot gibi heal basmak. Bir çok güzel büyü var ama yapmama fırsat kalmıyor, mesela Anthar'ı öldürmeden 'zone of truth' büyüsü ile ne oldu ne bitti her şeyi öğrenebilirdik (çiklemediniz ipneler). Tinen'in asıl hedefini de yazayım buraya, Şandril'den artık bir şey öğrenemeyeceği için sanırım farklı yerlerden, farklı disiplinlerdeki Lathender rahiplerinden ya da rahibelerinden çeşitli öğretiler almak isteyecek healing konusunda kim uzmansa ondan healing, işte ne bileyim cesetleri hayata döndürme konusunda kim uzmansa ondan resurrection dersleri almak gibi... Böylece beraber gezme konusunu da böyle nedenlendirebilir sanırım. Volkan DM olmaz öyle şey derse başka bi yol ararım naaaeepim. eüeee...yazımı burada ta-mam-lıı-yo-rum. hadi görüşürüz tatlişkolar! | |
| | | selo
Posts : 265 XP : 5826 Join date : 2009-09-15
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Tue Jan 19, 2010 1:55 am | |
| Bi de grubumuzdaki bazı KİŞİler canlarının kıymetini hiç bilmiyolar ölümlerden dönmek falan hiç kendilerini korkutmamış anladığım kadarıyla. O yüzden artık çok az heal atmeye karar verdim herkesi. Öle parmağınız kanasa bana gelip 'Tinen hanım bas bakem bi çenıl enerji' demeyin valla kafaya yersiniz create water'ı.
görün bakalım en tatlı kıl erik kimmiş. | |
| | | caleb
Posts : 2328 XP : 7975 Join date : 2008-11-30
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Tue Jan 19, 2010 10:38 am | |
| herkesler mis gibi yazmis. selen efendinin de sonunda bir seyler yazmis olmasi cok hosuma gitti, cok guzel yazmis cunku. ellerine saglik. ben de biraz karisik olsa da dusuncelerimi yazayim.
engin'in de selen'in de bahsettigi kararsizlik/bekleme hali hakkaten de bizim kafada manyakca sartlandirmis olmamizdan dolayi oldu sanirim, ara oyun olacak, kamp atesi olacak, 1 saat olacak falan diye. halbuki oyle dusunmeye gerek yok, oyun iste, normalde nasilsa oynamak lazim.
tinen'in istekleri super istekler. yhenni'ye uymasa da. yhenni macera pesinde bi kardesimiz. hem iki ortam goreyim, hem de cebime guzelinden para girsin tadinda bir adam. sagda solda aralarda ufak ufak belirttigi gibi. acikcasi hayatta kalip kalmamak, grubun dagilip dagilmamasi onun icin hayati bi oneme sahip degil. bu skinde sallamiyo anlamina gelmiyo tabii ki. wanwe'yi kalmaya ikna etmeye calismasi tam da bundan dolayiydi. ama sonucta yhenni "girisimci" bi kardesimiz. volkan diyem onu tek basina oynatacak olsa da yine zhentarim'lerin yanina gidip ufak bi is kapmaya calisir (masumlarin canina kiymak olmadikca tabi, keh keh keh). hayat boyle bisey sonucta.
kamp atesinde de belirttigi uzere yhenni'nin memleketinde ne olup bittigini goresi var ama yine belirttigi gibi arada iki macera cikarsa onlara da katilir. adam genc adam, bir yerlere kok salip oturasi yok daha. dunyayi gormek istiyor. hayatin kendisine bictigi rolu ve playi olabildigince genisletmek istiyor.
dolayisiyla hem kendilerine artistik yapan, hem de baska yerlere giden bu kariyi bulup alacagini almak istiyor. hem canini hem malini.
oyuna gelecek olursak: bi anda baya buyudu. kimse beklemiyordu boyle olacagini sanirim. ama sonucta heyecanli bi yerde bitti. unuttuk yine reynald'in odasina falan bakmayi ama arada olur. biraz daha rahat olmak lazim bence. oynadikca oturuyo yerine bazi seyler. cok da sik oynayamiyoruz. biraz daha zaman gerekmesinde o kadar vahim bi durum yok bence dolayisiyla...
herkeslerin eline saglik. volkan diyem, varol. | |
| | | Latron
Posts : 1363 XP : 7081 Join date : 2008-11-20
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Tue Jan 19, 2010 3:37 pm | |
| yazıcam bende bu akşam.. eve gideyim yazıcam | |
| | | Latron
Posts : 1363 XP : 7081 Join date : 2008-11-20
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Tue Jan 19, 2010 7:21 pm | |
| Half-ork Orrath ne yapıyor, neden saldırmıyor, bunebiçimhalforkulan diyor musunuz bilmiyorum ama kafamda geç ve güç şekillenen ve halen daha şekillenmeye devam eden Orrath karakteri ile benim aram oldukça iyi. Bir defa half-ork konsepti, barbar olayı tek bir çerçevenin içinde olmasın zaten. Zira Orrath yeri geldiğinde baltasıyla baş üstünde baş koymuyor, hepimiz gördük, tecrübe ettik. Peki Orrath ormandan neden çıktı, Vanwe ile neden yollarını ayırdı? Çünkü dışarlarda bir yerlerde sorusunu bile tam soramadığı bir cevap var. Belki "hayatın anlamını" arıyor derdim ama Orrath hayatın anlamından daha çok nedenini arıyor. Yhenni neden kapalı kutuların içerisini o kadar çok merak ediyor, Korian neden inatla hep belaya gidiyor, Tinen neden inançlarına bu kadar bağlı, ve neticede Orrath bunlardan hangisi için var? Bir defa kendisinin gücünün farkında olan Orrath gibi bir karakter için baltaya sarılmak en kolay şekil. Hop aldım kelleyi ne güzel. Ama Orrath'la beraber o yola girip sonunda evil karaktere doğru kaçınılmaz bir yola gitmek, öyle bir karakter oynatmak istemiyorum. Bunun farkına elleri kolları bağlı olan haydutların kafalarını kesme fikrinin başladığımız işi bitirmek adına doğru bir fikir olduğunu düşündüğümde vardım. Orrath o kafaları keser, sonra başka kafalarıda keser, sonra laf anlamaz itin teki olur. Olmasın. Gelin hep birlikte bir canavardan bir kahraman yaratalım. Yani demek istediğim işte Orrath böyle güzel gidiyor. Elbette bazı soruların cevapları tam değil, o da karakter yaratma günlerinde tam oturtamadığımız şeylerden kaynaklandı. Vanwe ile olan geçmişinde bazı boşluklar var. Artık olduğu kadar devam edicem. Ama mesela bir ipucu daha vereyim Orrath ile ilgili, bütün grupta en çok saygı duyduğu, lafını dinlediği karakter Tinen oldu. Onun inançlarına kendisinin anlamadığı bir şekilde olan bağlılığı aradığı cevaba en çok yaklaştığı anlar oluyor. Daha tam anlamadı ama işte half-ork kafasında bi yorumlar var onunda.
Ve geçtiğimiz oyuna gelelim. Açıkça itiraf etmem gerekirse, hem son oynadığımız oyundan sonra benim işlerimin çığırından çıkmış olması hem de gereken ilgi ve alakayı gösteremememden ötürü bir yerde bir sıçış yaşadım daha başta. Ben geçen oyundan sonra adamları dövüp odanın anahtarını cebime koyduktan sonra gidip yattık ve bu oyuna uyandıktan sonra başladık zannediyordum. oyunun başında bununla ilgili bir bilgi verildiysede kaçırdım galiba. Bunu şunun için söylüyorum, aradan saatler geçti, artık zaten bi tehlike kalmamıştır diye o handan açılan tünel kontrol edeyim diye düşünmedim. Yani hemen oyuna kaldığımız yerden başlıyoruzun motivasyonu olsaydı sanırım sağı solu bir kolaçan etmek Orrath'ın aklına gelicekti. Benim Mert olarak kafa karışıklığım bir half-ork'unkine eşdeğer hale geldiği için bir vakit kaybı yaşadım, sonrada oyunun gidişatına çaktırmadan ayak uydurdum. Daha sonra zaten lordun ağzından burnundan kan geldi, iş işten geçmişti. Daha önce tünele inmemiz bi fayda sağlar mıydı bilemiyorum tabi. Bunlardan sonra kızın ardında cesetler bırakarak elimizden kaçtığından emin olduğumuzda da kaybettiğimiz vakit ve kızın belli olan bağlantıları yüzünden takip etmeye gerek olmadını düşündüm. (Orrath da aynı öyle düşündü) Yorgun halimize rağmen Korian'ın ve Sebastian'ın gözlerindeki kararlılık, ve onlar konuştukça Orrath'ın beyninin sikilmesi yüzünden e madem gidelim dedim. Yoksa sınırı geçip at üstünde kız peşinde koşmak hiç Orrath'lık bir motivasyon değil. İtin kopuğun peşinden belaya göz göre göre yürümek üstüne lisans eğitimini tamamlayamadı henüz. Yani bela gelip bulursa kendi bilir, baltasıyla tanışır ama belanın peşinden gitme fikri güzelim kafasında soru işaretleri oluşturuyor aslanımın.
Bunun yanında Sebastian kafayı yedikten ve Tinen büyüsünü "tamamladıktan" sonra başlayan combatta Yhenni'nin hevesi kayıtlara geçmiştir mutlaka. Toros demedi, silahları bırakın dinlemedi, bütün girişimci ruhuyla kılıçları bıçakları soktu. Sebastian eyyamcılığının karşılığı olan (iş kazası diyelim) kafa ve yediği sopadan sonra sislerin içinde kayboldu. Orrath ordada sisi görüp kaytardı, sağdan soldan silahları bırakın vs. bağırtılarınıda duyunca hiç kasmadı zaten. Toros normal olarak hevesini alana kadar kılıçlarını savurdu ama genede bizimle işinin bitmediği belliydi. Neye niyet başlayıp nelere kısmet olan oyunumuzda geleceğe dair bir bilinmezlikle bitti. Biz gene yola düşüyoruz ama kimi nasıl takip edicez belli değil. Orkların goblinlerin arasından nasıl geçicez belli değil. Kızı nerede nasıl buluruz, bulduğumuzda iş işten geçmiş olur mu belli değil. Ardımıza bin türlü asasin düştü mü düşecek mi belli değil. Ama Orrath'ın baltası çok keskin, ve yüreği hakedene yumuşak orası kesin. | |
| | | valost
Posts : 2847 XP : 8584 Join date : 2008-11-20
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Tue Jan 19, 2010 7:58 pm | |
| herkeslerin ellerine sağlık... önce onu diyeyim.
oyunun birçok kritik dönüm noktası oldu... yhenni'nin zor tuzakları başarıyla açması mesela. en sonuncusunda sıçtı ama belgelerin bir kısmını kurtarmayı başarmış oldunuz... tuzaklar da zordu hakkaten, türlü belalar gelebilirdi başınıza. ayrıca yine şahane bir "su" büyüsüyle bu başarıda pay sahibi olan tinen'i de kutlamak lazım...
her zamanki gibi yine beni şaşırttınız ama bu sefer daha hazırlıklıydım. biraz doğaçlama, biraz hazırlıkla sağlam gittik... tinen'in thoros'un ağzına zone of truth'u çakmasını kimse beklemiyodu ama sanırım : )
korian "sis" atmasa hala o combatı oynuyor olabilirdik. bu da çok kritik bir hamle oldu. sıra sıra bekleyen okçular bütün avantajlarını kaybettiler ve baldwin ve sebastian'ın çabalarıyla ortalık sakinleşti. orrath'ın kombatın göbeğine dalmayıp sislerin içinde yalnız bir half-orc olarak durması da nereden bakılsa diplomatik bir hamledir.
şimdi bi de geleyim diğer konulara, diyeceklerime... bunları naçizane eleştiriler olarak kabul edebilirsiniz, büyük bir kısmını engin'e anlattım. bazı konularda anlaştık, bazı konularda anlaşamadık... beni en çok şaşırtan şey etrafınızla olan iletişiminiz daha doğrusu iletişimsizliğiniz oldu. bu sadece npclerle de değil, genel olarak etrafınızdaki her şeyle alakalıydı. bi saatte bitecek diye bi acele vardı üstünüzde sanki. söyleyeceğim herhangi bir şey sizi kıllandırıp kafa bulandıracağı için bi şey demiyorum, spesifik bir örnek vermiyorum. dikkatimi en çok çeken şeyi ve en büyük eleştirimi söyleyeyim; birbirinizi dinlemediniz ve birbirinizle konuşmadınız. bu gerçekten çok acayip, çok garip geldi bana. böyle olduğu için de grubun ortak hafızasında bazı noktalar karanlık kaldı.
bi yandan tüm bunlar 1 saatlik oyun, kısa oyun sloganıyla yola çıkmış olmamızdan da olabilir... daha hafif, daha role-playli bir oyun bekliyordunuz, kan banyosuna döndü işler...
sonuç olarak da zorlu bir yola koyuldunuz... bakalım sizi oralarda neler bekliyor : )
not: selo'nun hedefi de güzelmiş, olmazsa nekromansiye de yönlendirebiliriz hem. bir not daha: can, iz sürmek yok sana artık. o akşam yannış yaptık, perceptionla iz sürdün elinde büyüteç şerlok holms gibi. o işlere survival bakıyor aslında. | |
| | | valost
Posts : 2847 XP : 8584 Join date : 2008-11-20
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Tue Jan 19, 2010 8:00 pm | |
| dur hazır başlamışken bi şey daha diyeyim. skillerinizi de çok az kullandınız : ) deftere bakıyorum en çok can kullanmış, perceptionla iz bile sürmüş vicdansız : ) | |
| | | 1UP Admin
Posts : 3270 XP : 9096 Join date : 2008-11-20
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Tue Jan 19, 2010 9:08 pm | |
| bence orrath en sağlam, en oturmuş karakter gruptaki. mert şimdi bunları söyleyince daha da iyi anlaşılıyor. tek endişem mert acaba çok rol bulamıyor, sıkılıyor mu diye...
orrath nasıl sakin ve gereksiz belaya girmeme taraftarı bir karakter ise, korian da tam tersi, delişken ve boka bodoslama giden bir karakter olarak göründü şu ana kadar. bu ikisi birbirinin taban tabana zıttı bu anlamda. ama korian gevgev konuşuyor, orrath da kafam dırdırla sikileceğine dediğiniz gibi olsun -ama bence malsınız- deyip geliyor. bu yöntemle bir şekilde birbirlerine girmeden yollarına devam ettiler şu ana kadar.
skora bakarsak orrath 2-0 önde. fakat korian'da domuz inadı var, o da belli olmuştur. haksız çıktıkça iyice inat ediyor. eline bir şey geçmedikçe iyice saldırganlaşıyor. ama bakalım daha kaç ölümden dönme tecrübesine dayanabilecek.
benim korian ile ilgili önceden düşündüğüm, not aldığım tonla şey vardı. bunlardan bir kısmı karaktere yansırken, baya büyük bir kısmı da kendiliğinden ortaya çıktı. bir anlamda karakter kendi kendini oluşturdu. ben ilk defa doğru dürüst karakter oynattığım için bunlar bana çok yeni ve ilginç geliyor : )
volkan'ın söyledikleri üzerine, grubun doğası hakkında da bir yorum yapayım. karakterler nasıl birbirlerini karakter olarak tanımıyorsa, mekanik olarak da tanımıyor. hatta oyuncular da daha tam olarak karakterlerinin ne yapabilip ne yapamayacağına tam olarak hakim olabilmiş değiller.
ben dün selen'in karakter kağıdına baktım. tinen'in 15 charisma'sı, 10 sense motive'i ve 8 diplomacy'si olduğunu biliyor muydunuz? (19 wisdom'unu söylemiyorum) kendini sosyal olarak başarılı zanneden, herkesle konuşmak üzere ortalara atlayan korian'ın ise 16 charisma'sı, 0 sense motive'i ve 6 diplomacy'si var -sadece yalan söyleme konusunda iyi sayılır korian, 8 bluff ile.
yhenni'nin de bu konuda aşağı kalır olduğunu zannetmiyorum. 20 cha'lı ve kimbilir kaç diplomacy/sense motive/bluff'ı olan sebastian'ı saymıyorum bile. bu ikisinin paçalardan skill saçılıyor zaten : ) | |
| | | Latron
Posts : 1363 XP : 7081 Join date : 2008-11-20
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Tue Jan 19, 2010 9:43 pm | |
| engin hacı hiç endişe etme mert sıkılıyor mu diye. netçede orrath'ı böyle oynatmayı ben tercih ediyorum. her lafın arasına girip tehditle konuşmalara müdehale edicek olaydım belki daha fazla rol almış olurdum ama o böylesi daha güzel oluyor. ben istediğim gibi oynatabildiğim müddetçe oyunda sıkılıyorum diye bi şey demem zaten. | |
| | | caleb
Posts : 2328 XP : 7975 Join date : 2008-11-30
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Wed Jan 20, 2010 10:40 am | |
| ehahahah hakkaten perception'la iz surmek neymis simdi dusundum de. sen sursene izini survival'la. eheheheheh. bu arada, yhenni'nin saldirmaya devam etmesi konusunda: toros rahibe tinen'e gecirdikce geciriyodu. bi kere fena vurmustu zaten. silah birakin uyarilarindan sonra vurmayi biraksa ben de birakacaktim. birakmadi. yhenni kardesimiz icin grubundan birisi toros gibi tasakli bi adamdan kafaya kafaya yerken ya da uzerine hamle edilirken (vuramadiklari oldu allahtan), yhenni de hemen dibindeyse olayin, vurmamasi diye bir sey yok. | |
| | | selo
Posts : 265 XP : 5826 Join date : 2009-09-15
| Subject: Re: 16 Ocak 2010 oturumu Wed Jan 20, 2010 12:01 pm | |
| - 1UP wrote:
- ben dün selen'in karakter kağıdına baktım. tinen'in 15 charisma'sı, 10 sense motive'i ve 8 diplomacy'si olduğunu biliyor muydunuz? (19 wisdom'unu söylemiyorum)
kendini sosyal olarak başarılı zanneden, herkesle konuşmak üzere ortalara atlayan korian'ın ise 16 charisma'sı, 0 sense motive'i ve 6 diplomacy'si var sıçarssııın kamil! bütün macerayı baştan oynamamız gerekiyo işte şimdi! | |
| | | | 16 Ocak 2010 oturumu | |
|
Similar topics | |
|
| Permissions in this forum: | You cannot reply to topics in this forum
| |
| |
| |