Fantastik Ortamlar
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
HomeHome  SearchSearch  Latest imagesLatest images  RegisterRegister  Log inLog in  

 

 13 eylül 2009

Go down 
2 posters
AuthorMessage
valost

valost


Posts : 2847
XP : 8395
Join date : 2008-11-20

13 eylül 2009 Empty
PostSubject: 13 eylül 2009   13 eylül 2009 EmptySun Sep 13, 2009 11:03 pm

uuu beybiler... şen haramiler olarak hiç kombatsız, sakin bir oyunu atlattık... dışarıdan sakindi ama içimizde fırtınalar kopuyordu... baya bi role-play ağırlıklı oynadık, bi masa başında oturup, Üzgün Bakire hanının masasında, saatlerce tartıştık... çelişki içindeydik sürekli...

latron amarran'ın meydanlardan halka seslenişi, genci yaşlısı, muhafızı çerçisi herkesi harekete geçirmesi mükemmel oldu... valost'un akıl dolu planına uymaması grubun doğru bi karardı. neymiş gece herkes toplanıp yola çıksın, muhafızlar laf ederse ağızlarını kırarız... hehehhehe...
ama asabı çok bozuktu valost'un. bir dostunu daha acı bir şekilde hastalık yüzünden kaybetmişti... kendi elleriyle onu öldürmek zorunda kaldı. duygu yüklü anlar yaşandı. o haliyle hemen muhafızları dövelim deseydiniz gidip döverdi...

"şen haramilerin" haramilikten ziyade "şen" ve "olgun" yüzünü gördü mardin tarlası sakinleri... o kadar itlik serserilik yap, gittiğin her yerde millete kan kustur, mardin tarlasını felaketlerden kurtar... işlemediğimiz hayır, yapmadığımız delikanlılık kalmadı... belki de şen haramiler finale yaklaştıkça olgunlaştı, yaşadıkları olaylar onları dünyaya farklı bir şekilde bakmaya itti...

ubor'un yaşadığı çelişkiler mesela... gerçi yine sinsice çok sevdiği büyücü amcayla haberleşmiş ama olsun, onu yaparken de bi çelişki yaşamıştır heralde... kısa süren ayrılıktan sonra bambaşka bi ubor olarak döndü aramıza, sorumluluk sahibi, düşünceli, eskisinden daha sakin... öyle mi yapsak, böyle mi yapsak diye düşündü durdu...
caleb, valost'un ormanı kurtarma derdine destek çıktı. önce o işi halledelim, ormanı kurtaralım, sonra bakarız diğer işlere dedi. daha önce valost'a bu konuda bu şekilde arka çıkmamıştı. valost çok duyglandı o anlarda belli etmese de... "o orman bizim, hepimizin," diye düşündü...
latron da aynı şekilde valost'un yanında yer aldı... ubor'un düştüğü ikilem de zaten kendilerini aşan güçlerin karşısında duyduğu çaresizliği de içeriyordu... o da gidelim dedi...
valost da kararını vermişti zaten. arkadaşlarına da güveniyordu, farklı bi yol izleseler bile, kendi ihtiyacı olan şeyi almadan onların harekete geçmeyeceğine inanmıştı...

yola çıktıktan sonra ise beyaz pijamalarıyla karşımıza çıkan "suskunlar" tarikatının konuşkan üyeleri hafif tehditvari bi üslupla ellerimizdeki malları istedi. (bu arada cahillik çok güzel bi şey, tavsiye ederim Smile ) daha önceki oyunlarımızdan birinde olsa zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü, der, dalardık emmilere o laflarından sonra ama "şen haramiler" kısa bi pazarlık sonucunda malları vermeye "he" dedi... dyvers müfettişleri peşimizde; kemiksize posta, hırsızlar loncasına posta, iuz tarikatına posta, uçan kuşa bile posta; şeytanla anlaşmaca, iblis öldürmece; iblisle anlaşmaca, şeytan öldürmeye kamanmaca... e amına koyayım nereye kadar...
artık hayat yorgunu olmuşuz kardeşim... Smile
bu zavallı ve genç kahramanlarımızın sırtında "suskunlar"ın düşmanlığına yer kalmamıştı artık... o yüzden 1000'er altına verdik gitti malları... (yazının devamını suelce yazıcaktım ama engin abiye ayıp olmasın şimdi... harbiden unuttum lan dilimin altındaki şeyi Smile )
daha büyük güçlerin oyuncağı haline gelen grubumuz, bir iblisi daha öldürüp, hassirak adlı "şeytan"ın "gerçek şeytan" olmasına mı yardımcı olalım yoksa eski dostumuz ve yol arkadaşımız olan "keyla"yı mı öldürelim diye düşünüyor. hatta adam tutup keyla'yı mı öldürtsek diye hesaplar yapıyor... şeytanla anlaşmanın sonuçlarından biri heralde bu... iki ucu boklu değnek filan değil, değneğin kendisi bildiğin bok...

ve...

valost'un bir zamanlar gölgesinde dinlendiği, huzur bulduğu ağaçlar şimdi çürüyor, korkunç bir kötülüğe ev sahipliği yapıyor. bilgeliği ormanda meşhur olan oglais ustaya, insanlar kurban ediliyor; ormanı zehirleyerek yok etmekten bahsediliyor... tanıdığı, sevdiği, saydığı, kardeşi bildiği rangerlar gözlerinin önünde ölüyor, ölüme gidiyor hatta ellerinde can veriyor... son direniş noktası corustaith'te yaşayan annesi ne yapıyor, hayatta mı bilmiyor. ve geçen zamanla birlikte valost'un umutları tükeniyor... o puştun kendisini kazıklayacağını bilmesine rağmen, yine de son görevi yapmak ve bütün gücünü ormanı ve geride kalanları kurtarmak için harcamak zorunda... yalnız ve güzel ormanım gnarley forest... neyse ki bu yolda yalnız değil valost... şen ve harami arkadaşları yanında... kavgalar, şarkılar, türküler, kılıç sesleri, hehehhe Smile

sanki sezon finali yaklaştıkça daha bi tatlı oluyor her şey, daha bi ağırlaşıyor; oyunlar hiç bitmesin istiyor insan... bize bu şahane dünyayı anlatan şahane diyem engin diyemoğlu'na saygılar, sevgiler...
Back to top Go down
caleb

caleb


Posts : 2328
XP : 7786
Join date : 2008-11-30

13 eylül 2009 Empty
PostSubject: Re: 13 eylül 2009   13 eylül 2009 EmptyFri Sep 18, 2009 9:24 am

valost'un da dediği gibi, sezon sonu, bir şeylerin sonu yaklaşıyor. bunu hissetmemek elde değil. insanın kakasını getirecek yoğunlukta bir heyecan bu yahu. bayılanlar olacak, oluyor.

bu son oyunun da tadı ayrıydı. böyle beklenti elektriğiyle yüklü bir seans oldu, güzel oldu.

oyunun başında o büyük işi hallettikten sonra köye dönüşümüz, handa takılışımız, birkaç gün olsun içimizin rahat oluşu çok güzeldi. keyfimiz yerindeydi. daha sonra oduncuyla mardin efendi'den öğrenince bir ranger'ın hastalıklı halde geldiğini, her şey yeniden gri bir tona büründü. valost içinse ranger'la başbaşa kaldığı o kısa süre simsiyahtı heralde...

daha sonra salgın hastalığı köylülere anlatışımız, sakinliğe davet edişimiz, ne kendimiz galeyana gelip, ne onları getirip güzel güzel halledişimiz, latron'un köylülere karizma şovlu hitabeti çok güzeldi. benim nasıl olduysa daha önce aklıma gelmemiş olan savaş borusunu en sonunda almam da muhteşemdi ya, ehehe. latron konuşmaya başlamadan önce öttürmek çok zevkliydi.

karar almak zor oldu. ama zor olmak zorundaydı. keyla'nın durumuyla ve bizim bu konuda ne yapabileceğimizle ilgili arada kaldık çok. ubor ekstra danışmanlık istedi tensir'den (doğru mu yazdım?). bu ekstra bilgi bizi daha büyük bir ikileme düşürdü. yine de caleb açısından durum ister istemez basit oluyor. şu hassirak efendi'nin temelde istediklerini bi halledelim, onla meselemiz bir sonlansın şeklinde. hiç hayırlı olmayacağı belli ama yine de durumumuz açısından en elle tutulur durum o... hayırlısı bakalım.

suskunlar geldiğinde acaip kamandım şu üçünü yanyana koyup caleb'in cleave'nin tadına bakayım, baktırayım diye de, sağduyu galip geldi (hakkaten olgunlaşıyoruz heralde ehehe). onlarla muhabbet de komikti ya. valost'un amansız cehaletiyle suskunlar'ın üzerine gitmesi kraldı. ibneler bir sürü şey istediler bizden. hayatımızı zor kurtararak alabildiğimiz şeyleri. madem öyle, 1000'er altınlarını da alırız biz de. özellikle sundisk'in fiyatı bu değil elbette ama yine de ortalamaya ve o konjonktürde iyi fiyat oldu bence. şöyle biraz rahat altın görsün gözümüz.

bir şekilde büyük planlar oynanıyor üzerimizde ya da üstümüzde ya da greyhawk'ların dyvers'ların da üzerinde ya da yerin yedi kat dibinde, cehennemlerde. olabildiğince bu planlar içinde sağlam durmaya, kendi duruşumuzla varolmaya çalıştık, çalışıyoruz. ister istemez akıntıya kapıldığımız anlar oluyor ama şen haramiler'in özü hep yerindeydi bence, hep de yerinde olacak. bir yerlere gidiyoruz: kaleye doğru; şu anda valost koşuyor bacaklarını aça aça, latron, ubor ve caleb de at üstünde; hep beraber gidiyorlar. çayırların içinden aceleyle, ormanların uzağından içleri acıyarak geçip gidiyorlar. yetişmeleri gerek. kendilerini, ormanı ve o sırada bu dünyanın dört bir köşesinde iyi ya da kötü bir şekilde ilişki kurdukları insanları, gnomları ve şeytanları, iblisleri bekleyen son neyse, ona.
Back to top Go down
 
13 eylül 2009
Back to top 
Page 1 of 1
 Similar topics
-
» 09 Ocak 2009
» 31 Ocak 2009
» 23 Mayıs 2009
» 12. Oyun (08.Eylül.2017)
» 21 Haziran 2009

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
Fantastik Ortamlar :: Oyun Değerlendirme :: Şen Haramiler-
Jump to: