Son 3 oyun değerlendirme:
Online kısa kısa oyunlar oynadık, pandemi zamanında. Güzel oldu aslında, bence artık online oynamaya bir parça alıştık. Hem de sık oynamak daha taze tutuyo mevzuyu. Takibimiz daha kolay oluyor. Yine de ihmal ettiğimiz değerlendirmelerimizi şey edelim tabi.
ŞİMDİ. Son üç oyunun ikisi bitmeyen günün oyunuydular. Bir ara çoooook uzun zaman önce çadırkente bi operayşın yapıcaz diye başlayıp oradan oraya oradan oraya savrulduğumuz ağzımızda diş kalmayana kadar döğüştüğümüz gün.
En son değerlendirmede şurada kalmışız: Luxor, Leroi ve Skar İlturine'e baskına... Evander ve Pangar hamama... Ordan devam edelim hızlıca.
Evander ve Pangar'ın hamam dediği aslında bir Kord tapınağı. Anladığımız kadarıyla kendi vücutlarını bir tapınağa dönüştüren badici abiler ve ablaların uğrak mekanı. Burada Yaşa hanımla aynı sulara girip kendimizi iyi etmeye çalıştık. Bi bal likörü içtik, biraz toparlandık, gemiğimiz ısındı. Pangar'ın çarpılmış yamuk eli biraz açıldı. Damarlar şey oldu filan. Fakat bu hamam sefası kısa kesildi... Çünküm aynı anda başka yerde:
İlturin'in evine muhafizlar ve yargıç Merle ile baskına giden diğer ekibimiz bir tablodan çıkan siki başı belli olmayan bir yaratık tarafından saldırıya uğramıştı. Ressam Andasolu'nun boyut kapısı açan tablolarından birinden çıkan bi yaratık, Lreoi'nin tabloyu yırtmasıyla geldiği yere geri dönmüştü. Dahiliğinden sümük yiyen ressam ise bu yaratığın bi gün geri döneceğini artık buraların dadını aldığını söylüyordu(ne demekse).
Pangar, Evander, birkaç muhafız ve Yaşa hanfendi İlturin'in evine ulaştılar. Yaşa kapıdaki İlturin'in uşaklarıyla kapışırken biz içeri girdik. Ucu ucuna büyük kavganın başlangıcına yetişmiş olduk. Canavar öldükten sonra İlturin kendini göstermişti. Efsunlu, ibnemsi elf sesiyle milletin aklına girip taraf değiştirtmeye çalışıyordu. Fakat külyutmaz Leroi hakikatli bir konuşma yapıp bu elf faşosunun ağzının payını verince, eşşolusu hırsından Leori'nin üzerine atıldı. Ya bu İlturin pezevengi bizi köyden şehre gelen, bir avuç hırt, dünyayı sandallı ayakları altında çiğnemeye yemin etmiş bir avuç barbar, sanattan sepetten anlamayan bir avuç sonradan görme olarak görüyordu. Yani aslında bizi tam da olduğumuz gibi görüyordu. Bulaşmayacaksın oğlum böyle tiplere. Sandpoint'in yiğidi buranın salon adamına benzemez, eli ağırdır, adamı ziker, anlamazsın bile. O da anlamadı. Süper hızlandırıcı pabuçlarıyla merdivenlerden flu flu inerken Skar'ın elf öldüren okunu çekmesi ve İlturin'i boğazından vurması yarım saniyede filan oldu. İlturin'in bedeni ruhunun kozmik yolculuğa çıktığının farkına varmadan birkaç adım daha atmış, ardından kanlar içinde yere yığılmıştı. Finito.
Sen yıllarca yaşa, yargı dağıt, bu çarıklı köylüler gelip planlarını bozsun, evine girsin, seni öldürsün. Ve yine aynı köylüler, bir yandan da evladı Sair'i öldürmüşler. Yaaa. Esas bomba bu. İltur reis meğer Sair'in babasıymış. İltur'un gayri meşru işleri tabi bu kadar değil. Irz düşmanlığından dünya hakimiyeti kurmaya çalışmaya, salgın yaymaktan ölüleri diriltmeye falan filan. Neyse buralara geliriz. İşin devamı önemli. İlturin cortladıktan sonra kim geldi? Xaneşa! İlturin'in manitası, Leydi Xaneşa. Yani burayı çok anlatmayayım, rezillik çünkü. Götüm götüm heykellerin taş kesilen insanların arkasına saklandığımız bir kombat yaşadık. Yaşa hanım gelmese ordan nasıl kurtulurduk, o da belli değil.
Bir sonraki planımız yine Xaneşa olduğu için şunları unutmayalım: Asit püskürtüyordu. Copycatle kendini çoğaltıyordu. Elinde mızrağı vardı. İnsanın canını emen bir büyü yapıyordu(vampiric touch). Havada uçuyordu. Boyumuz yetişmedi yani buna vurmak için. Yaşa'nın platformlarına filan çıktık. Vurmak çok zordu. Çeviklik ve zırhından heralde. Götü yılan götüne dönüştü bir noktadan sonra. Tacındaki taşını aktif edip insanları taşa dönüştürdü.
Meğer leydi bir Lamis imiş. Ender görülen, antik, eski bir ırk. Daha çok kadınların yönettiği bir toplulukmuş ve notlarıma göre aslanlısı kaplanlısı da olurmuş!
Neyse Yaşa'nın hunharca dalışıyla kaçtı gitti Xaneşha. Biz de son canımızla ne yaptık? Yargıç Merle'yi kafalayıp İlturin'in evini karıştırdık. Evde bolca gizli kapı, gizli kapının ardından gizli kapı, uyanan zırhlar, tuzaklar vs vardı. Burada çok önemli şeyler vardı. Bi kısmını bulduk, bi kısmını bulamadık. Bu mal İlturin'in dünyayı ele geçirme planı gibi bi planları olduğunu, sağa sola adam atadığını, Sair'i de Sandpoint'in başına geçirmek istediğini anladık(bazı haritalardan)(tanıdık bir diğer isim Lukresya imiş? Kim bu? Leroninin manita mı?) Gizli sırlı tarih kitabından bize inkılap tarihi dersinde anlatıklarının yalan olduğunu, buraların Karzuk'un hakkı olduğunun iddia edildiğini anladık. İlturin'in de aslında bu Karzuk'u geri getirmek için uğraştığını, bütün bu salgın vs sikinin toplu bir kıyımla büyük bir kurban merasimi havası yaratmak, ölenlerin canı ile Karzuk'u yeniden diriltmek olduğunu öğrendik(di mi?). Etten yapılma maskeler 2 adet. Gizli kapıyı açan satranç taşları, harita, kostümümsü cübbe, 1 cilt gizli tarih kitabı vecna kitapları, bir papağan, bir fare bulduk. Fareyi bıraktık. Diğerlerini delil olarak verdik heralde. Papağan ne oldu hatırlamıyorum. İlturin'in de yüzüğünü, zırhını, pabucunu, iliğini kemiğini yağmaladık. Ayrıca İlturin gerçek bir Fetöcü gibi birçok insanın sırrını dosyalamış, saklamış, arşivlemiş. Kimbilir ne şantajlar yapmış? Lord Manz, önceki lordun evladını bir sefere yollatıp öldürtmüş galiba. Ve buranın lordluğuna giden yolda da hile yaparak mücevherat loncasının başkanlığını kazamış. Ondan sonra yükselmiş. Lordun karısı da bunu biliyormuş. Pangar, bu dosyaların Sandpoint ile olan ilgili sayfalarını ayırdı ve güzelce okudu. Bu sayede de yıllardır kullandığı ve kendisinin Çuvaldız diye isim taktığı kılıcının aslında Caladbolg diye bilinen, bazı güçleri olan efsanevi bir rapier olduğunu öğrendi. Ve tabii zamanı gelince açıklayacağı başka sırlar.
İlturin'in evinde şunları geride bıraktık:
Canlacanak yeni zırhların olduğu, güzel itemların sergilendiği bir oda. Buradan işimize yarayak bir şey çıkar mı?
Gizli merdivenlerle inilen, nereye vardığını bilmediğimiz bir kapı. Bu kapı Xaneşa'nın Zaman kulesine ya da onunla bağlantılı bir yere açılır mı?
Yatak odasındaki tuzaklı çekmece. İçinde ne var bilmiyoruz?
Çatı katında kafesteki kargalar nereye gidiyordu? Pangar her karganın başka bir yere gittiğini düşünüyor.
İlturin'in evinden sonra Eşki Çorba'da uyuduk uyandık. Biraz gücümüzü topladık. Ertesi günümüz ifade vermek, evi biraz daha karıştırmak için Merle'ye yalvarmak(karıştıramadık, Luxor gıcık bir halflinge gıcıklık yaptı, herif biz salmadı) ve şahsi işlerimizi halletmeye çalışmakla geçti. Pangar eliyle uğraştı, deneklik yaptı, kütüphaneye gitti, Evander'in yengecini geri getirmesi için para buldu vs...
Grup, Merle'den Çadırkent'ten dönüşte Skarların yolunu kesen muhafızbaşının Ordelia'da isyan ettiğni ve kapıları kapattığını öğrendi. Merle bu isyanı sonlandırmak için Xaneşa'nın kellesini getirmemizi istedi. Biz de he dedik. Xaneşa'nın Zaman kulesinde olduğunu biliyoruz. Bunu nereden biliyoruz, hatırlamıyorum.
Pangar'ın küçük defterinde, el yazısıyla aldığı notlar:
- Benim bu elim iyileşmeyecek mi? Tork'un şifalı suyu bile yaramadı. Ben her gün bu Leorry'e hemşirelere mahkum mu olacağım?
- Atınca geri gelen bıçağı bırakmayacak idik amcama. Bu tam benim oturduğum yerden sinsice adam kesmeme yarayacak piçaktı.
- Kılıcımın sırrı ne? Gizli guvvetleri nasıl açılacak?
- Pug'tan damda gezme tabancasını almam lazım.
- Lamis'lerin zayıf noktaları. Ne yer ne içerler? Neyi severler?Bir bilene soralım, Suskunlar filan bilir mi? Kütüphaneye gidelim.
- Bütün eşyalar, paralar handa. Han Ordelia'da.
- Yaşa ile Merle'nin muhabbetinden emin miyiz? Acaba Yaşa'yla bi şansımı denesem mi?